Galeri
Söyleşi
Muazzez Hanım bize kendinizi tanıtır mısınız?
Meltem Mahallesinin altıncı dönem muhtarıyım. Evli ve bir çocuk annesiyim. Ben Antalya’ya iki yaşında geldim. Aslen Karadenizliyim. Doğum yerim Zonguldak, babam Trabzonlu annem Samsunlu. Annem pil fabrikasında memurdu, zaten o nedenle Antalya’ya yerleşmişiz. Ben Konyaaltı Caddesindeki Endüstri Meslek Lisesine başlamıştım ama orada kız öğrenci sayısı çok azdı, devam etmedim ve kız lisesine geçtim. Oranın ilk kız öğrencilerindendim. Ailem çok aydın insanlardı, öğretmenim beni o okula yönlendirmişti ama o zamanın şartlarında devam edemeyip kız lisesine geçtim. Liseden sonra iş başvurularım oldu ama zordu işe girmek. Evlendim, evlendikten altı yıl sonra bir bebeğim oldu. Bebeğimin ayaklarında problem vardı, epey bir sıkıntısını yaşadık.
Sizin muhtar olmanız nasıl oldu?
Benden önce mahalledeki bakkal muhtarlık yapmıştı. Eşim azaydı. Üç ay sonra bakkal bıraktı ve Almanya’ya gitti. Muhtarlık eşime kaldı ama eşim Kepez Elektrik’te çalışıyordu. Burası yeni yerleşim yeri olduğu için gelenler oluyordu, eşimin yerine ben bakıyordum. Vatandaş bir dahaki seçimlere kadar beni tanıdı. Ben tanındığım için insanlar bana sen aday ol dedi. Hiç düşünmediğim de bir görevdi. Bu arada eski muhtar Almanya’dan döndü karşımda aday oldu. İkimiz bu yarışa girdik, üçte bir bile oy alamadı. Diğer oyların hepsini ben alarak muhtar seçildim. İlk muhtar seçildiğimde mahalle küçüktü o zaman. Meltem mahallesine şöyle bir baktığınız zaman ekonomik gücü yoktur buradakilerin. Memur, işçi, emekli yeridir ama dolu insanların, tahsilli insanların olduğu bir yerdir. Kültür seviyesi çok yüksektir. Onların teşvikiyle aday oldum ben, iyi ki de olmuşum. 1991 yılında ilk kez seçildim ve Antalya’nın ilk kadın muhtarı oldum. Henüz 29 yaşındaydım, çok gençtim. Genç bir kadın olarak bu mesleğe başladım. Muhtarlık göründüğü kadar basit değildir. Bizim yeri gelir gece polislerle çalışmamız olur, kapı açılacağında bile muhtarı götürürler gözlemci olarak. Çok özveri isteyen bir iştir. Günümüzde muhtarlık bir düzene girdi, saatler belirli olmaya başladı. Eskiden gece bile kapıyı çalarlardı.
Bu özverili çalışmalarınızda ailenizden destek gördünüz mü?
Eşim bana çok destek oldu. Eşim ve oğlum beni desteklemese bu kadar rahat bir şekilde bu işi sürdüremezdim. Çok güzel bir çalışmam oldu, çok onurunu yaşadım bir kadın olarak, çok değer gördüm. Erkek arkadaşlarımın çok desteğini gördüm, köstek olmadılar bana.
Bu işe devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Artık aday olmayı düşünmüyorum. Yeterince yaptım zaten ve muhtarlık artık yapılacak bir iş değil. Elektrik su masrafımı bile karşılayamaz hale geldim. Devletin verdiği parayla hiçbir şey dönmüyor burada. Eskiden evrak kazançlarımız vardı artık onlar da yok. Günde bir kişi ya geliyor ya gelmiyor. Biz şu anda sadece tebligat memurluğu yapıyoruz burada.
Bir kadın için muhtarlık nasıl bir iş?
Bir kadının bu işi yapmasında hiçbir dezavantaj yok hatta tam tersi. Kadın olduğunuz için saygınlık görüyorsunuz. İnsanlar daha kontrollü davranıyor. Erkeklerden hiçbir dışlama veya incitme görmedim.
Politikaya girmeyi düşündünüz mü?
Hayır, asla düşünmedim. Benim de elbet bir görüşüm var ama siyaset çok karmaşık, benim yapıma uygun bir şey değil.
İlk muhtar seçildiğinizde nasıl tepkiler aldınız?
Benden önce Antalya’da hiç kadın muhtar olmamış. Gazeteler falan yazdı beni o yıllar. Benim ilk seçildiğim dönemde belediye başkanımız Hasan Subaşı’ydı. Mahallenin sorunları için belediyeye gitmiştim, kapıda bekledim herkesin görüşmelerinin bitmesini. Sıra bana gelince içeri girdim “Buyrun hanımefendi” dedi başkanımız. “Efendim ben Meltem mahalle muhtarıyım” dedim çok şaşırdı başkan, onun dahi haberi yokmuş. O kadar güzel karşıladı ki beni “Bir daha asla orada beklemeyeceksin, kapımı çalıp içeri gireceksin” dedi bana. Başkanımızın bu denli sıcak ve yakın davranması bana çok büyük bir cesaret verdi. Sonraki seçimlerde başkanımız beni arayıp meclis üyeliği teklif etti ama ben bu işte yeni olduğumu, böyle bir şey yapamayacağımı söyledim. Ben tekrar muhtar seçilince başkan bana çok teşekkür etti. Böyle bir teklife insanlar hemen atlar ama siz “Mesleğimde ilerlemek istiyorum diye kabul etmediniz, sizi kutluyorum” dedi. Yani böyle destekler olmasa yapılacak iş değil. Yıllardır eşim ve oğlumla birlikte tatile gitmedim. Böyle bir döngünün içinde yuvarlandık bu güne kadar.
Ailenizin, onlara zaman ayırma konusunda sitem ettiği oldu mu?
Hiç olmadı çünkü mecburdum çalışmaya. Benim yapım böyle, ailecek böyleyiz. Aldığımız görevi sonuna kadar en güzel şekilde yapmak isteriz. Çok büyük bir sorumluluk bu, tüm mahallenin sorumluluğu var ve giderek nüfusu artan bir mahalle. Nüfusu 30 bine dayandı, tüm resmi kurumlar burada. Gündüzleri oldukça yoğun bir trafikteyiz.
Sizden sonra görevi devralacak kişinin bir kadın olmasını ister misiniz?
Tabi ki isterim. Şu ana kadar adaylar hep erkekti sadece bir kez kadın aday oldu. Kadınlar çoğu yerde aday oluyor ama seçmiyorlar. Bazı siyasi partiler aday çıkarıyor o da yanlış oluyor bence. Siyaseti bu işe sokmalarını doğru bulmuyorum. Bir adayın tek başına çıkmasını daha doğru buluyorum.
Günümüzde Antalya’daki kadın muhtar sayısı ne durumda?
Çok arttı denilemez hala. Şu anda Antalya’da yalnızca altı kadın muhtar var.
İşinizi yaparken kadın olmanız nedeniyle bir olumsuzlukla karşılaştığınız oldu mu?
Çok önemli olmamak kaydıyla karşılaştım. Bir kadın çalışırken her türlü durumla karşılaşabilir. Hakaret de duyabilirsiniz, haksızlığa da uğrayabilirsiniz. Çünkü size gelen hep haklıdır.
Kadınlara muhtarlığı önerir misiniz?
Elbette, kadın her yerde olsun. Siyasette de olsun, mecliste kadın sayısı artsın isterim. Kadınların düşüncesi ve ufku daha geniş, daha rahat düşünebiliyor. Mesela muhtarlık çok sabır isteyen bir iştir. Benim yerimde burada bir erkek otursa haftada iki üç kişiyi pataklar ama ben gayet rahat şekilde dinliyorum, sinirlenmemeye çalışıyorum aslında çok sinirleniyorum ama dışarı yansıtmıyorum. Kolay hiçbir iş yok. Kadın her işi yapar. Kadınlar daha akıllıdır aslında.
Kadın bir muhtar olarak toplantılara gittiğinizde söz hakkı alabiliyor muydunuz?
Günümüzde hala bir toplantıda erkekler sizi ezerek öne geçerler bazı konularda ama bu bence kültür meselesi. Öne sürdüğüm fikirleri benimserler ama. Sorunları dile getirme konusunda ben sözcüyüm mesela en öndeyim ama bir toplu fotoğraf çekilecek olursa ben arkadayım. Evde de böyledir ya, çocuğun güzel huyları babanındır, kötü huyları annenindir.
Evde iş bölümünüz nasıl?
O pek yok. Eşim ve oğlum hazır bekler. Ben de işten geliyorum onlar da işten geliyor akşamları görüşüyoruz ama öyle bir katkıları olmaz. Yorulduğumu biliyorlar ama biz de yorulduk diyorlar. Bir de onları mutfağa soktuğunuzda daha fazla iş çıkarıyorlar. Dağınık çalışıyorlar.
Meltem mahallesinde nasıl kadınlar yaşıyor?
Bu mahallede çalışmayan kadın sayısı çok az. Hepsi emekçi, hepsi çalışıyor. En büyük sıkıntıyı yaşayan çocuklar. Anne baba çalışınca çocuklar için zor oluyor. Bu yıl belediyenin kurslarına kadınlardan çok rağbet var. Bu nedenle kurs sayısını arttırdılar. El işi, resim, dans, mefruşat gibi çok çeşitli kurslar var. Ben de koroya katılacağım. Sesim güzeldir, en büyük hevesimdi konservatuvara gitmek ama ailem yollamadı.
Karadeniz’e gittiğinizde oradaki kadınlar ile Antalya’daki kadınlar arasında nasıl bir fark görüyorsunuz?
En son dört yıl önce gittim Trabzon’a, ilçesine gitmiştik kız kardeşlerimle. Hepimizin saçları röfleli sarı. Oturduk çarşıda banklara, kız kardeşimle arkadaşım sigara içiyordu. İnsanlar o kadar ters baktı ki kendimi kötü hissettim. Düşünün yani ayrımı buradan yapın. Üstelik Trabzon Karadeniz’in en büyük kentidir. Kadınların üzerinde çok ağır bir baskı var orada. Öte yandan Karadeniz kadını çok güçlüdür, her işe gider ve sözü geçer aile içinde.
Siz de evde böyle bir Karadeniz kadını mısınız?
Evet, evde benim sözüm geçer. Eşim çok rahat bir insan, mecburen öyle oluyor. Sorumluluklar hep benim üstümde. Mesela evde bir tamirat olsa ben yaptırırım eşim ondan sonra görür, bu işler hep bende.
Gelecekte kadınların durumu nasıl olacak sizce?
Atatürk ilkelerinin dışına çıkılmasından endişe ediyorum. İleriye değil de sanki geriye gidiyoruz diye kuşkum var. Kadın örgütleri arasında da ayrılık var. Toplumda bir ayrışma yaşanıyor Türkiye’de. Annelerin, kadınların önünün açılması gerekiyor.
Antalya’da kadınlar için neler yapılabilir?
Gönüllülük esasına dayalı platformlar kurulabilir. Mesela bu mahallede çok fazla emekli öğretmen ve memur var. Bu insanlar etkinliklere katılmak istiyor. Gönüllülük organizasyonu yapılabilir. Bunu belediye de yapabilir. Çok faydalı çalışmalar çıkabilir buradan.
Antalya Kadın Müzesi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Böyle geniş kapsamlı bir kadın müzesinin kurulacak olmasına çok sevindim, çok mutlu oldum. Emeği geçen, bunu düşünen herkese çok teşekkür ederim. Bir kadının başarısını okumak bana zevk verir, güven verir, huzur verir ve örnek teşkil eder. Beni okumaları da bana onur verir. Kadını kadınca anlatmak önemli bu müze için.